Liverpool Gezilecek Yerler

Nihayet kutsal topraklardayım.. Futbol kulübünü aşırı sevdiğim için hep Liverpool’a gitmek, Anfield Road’a ayak basmak istiyordum. Bu sebeple, bir İngiltere gezisinde olmazsa olmazlarım arasındaydı Liverpool. Bu yazımda, Liverpool Gezilecek Yerler konusundan bahsedeceğim.

Anfield Road Stadyum Turu ile ilgili notlarıma ise Anfield Road Gezi Notlarım adlı yazımdan ulaşabilirsiniz. En baştan alacak olursak ;

Liverpool’a Nasıl Gidilir ?

Büyük şehirlerden Liverpool’a gelmek oldukça kolay. Tren, Megabus ve uçak seçenekleri var. Benim gibi küçük kentlerden gidildiğinde ise iş biraz daha zor. Başlangıç noktam Leek olduğu için arabayla 15-20 dakika uzaklıktaki Stoke-on-Trent tren istasyonuna geldim. Buradan Liverpool’a gidiş-dönüş bileti için 27 pound ödedim.

Yalnız Stoke-on-Trent‘ten Liverpool’a direkt tren seferi yok. Onun için mecburen Crewe Tren İstasyonu‘nda aktarma yaptım. Burası büyükçe bir yer. Stoke-on-Trent ile Crewe arası yaklaşık 27 dakika.

Liverpool’a gidecek tren yarım saat sonra olduğundan Crewe istasyonunda bir şeyler atıştırdım. Nihayet 9:32 trenine bindim ve 10:07’de Liverpool Lime Street Tren İstasyonu‘na vardım. Sabah saatlerinde açık ve güneşli, öğleden sonra ise kapalı ve çok hafif yağışlı bir gün beni bekliyordu.

Liverpool’da Konaklama

Liverpool’da otel ve diğer konaklama seçenekleri için ŞU LİNKE gidebilirsiniz.

Liverpool Gezilecek Yerler

Liverpool’da gezilecek yerler genel olarak liman çevresinde yoğunlaşmış durumda. Ben ise direkt olarak buradan değil, Lime Street İstasyonu’ndan çıktıktan sonra izlediğim rotaya göre izlenimlerimi aktarmak istiyorum. İlk olarak St. George’s Quarter’dan başlayayım.

St. George’s Hall

Tren İstasyonu’ndan çıktıktan sonra ilk karşımıza çıkan yer, 1854 yılında yapımı tamamlanan St. George’s Hall’dur. Bu ihtişamlı yapı, hem hukuk ve ceza mahkemesi olarak hem de müzik festivalleri düzenlemek amacıyla yapılmış. Günümüzde de sergiler, turlar, kurumsal etkinlikler ve düğünler için kiralanabilen bir yer olarak kullanılıyor.

St. George’s Hall ‘a giriş ücretsiz.

St. George’s Hall solumda kalacak şekilde Lime Street boyunca yürüyüp sola dönüp William Brown Street’e geldim. William Brown Street, Liverpool’da yer alan Dünya Miras Listesi’ndeki 6 alandan biri. Bu cadde boyunca üç yapı dikkat çekiyor. Bunlar; Walker Art Gallery, Central Library ve World Museum Liverpool. Sanat galerileri ilgimi çekmediğinden ve kütüphanede de araştırma yapmayacağıma göre tercihimi World Museum’dan yana kullandım.

World Museum Liverpool

1853 yılında kurulan bu müze Liverpool’daki en eski müzeymiş. Doğal tarih, bilim ve teknoloji teması da var.

Müzenin ilk katında, çeşitli deniz canlıları hakkında bilgilerin verildiği akvaryum bölümü, daha üst katlarda eski medeniyetlere ait eserler ve bilgilerin yer aldığı bölüm ve onun da üstünde dinozorlar ile ilgili bölüm var. En üstte ise füzeler, teleskoplar ve uzay ile ilgili bölüm yer alıyor.

World Mueum Liverpool için giriş ücretsiz.

Bu müzeye girerken emanet eşya bırakmak için dolaplar var. 1 pound atıp dolaplar kilitleniyor ve müzede işimiz bitip eşyalarımızı almak istediğimizde açıyoruz ve koyduğumz madeni para kilitli bölmeye düşüyor. Güzel bir sistem gerçekten.

Müzeyi gezdikten sonra Dale Street boyunca limana kadar indim. Yol üzerinde Liverpool belediye başkanının resmi konutunun yer aldığı Liverpool Town Hall‘a girmek istedim ancak tadilat vardı. Yola devam ettim ve Waterfront bölgesine yani Liverpool’un en turistik bölgesine vardım.

Royal Liver Building

UNESCO Dünya Mirası alanı Pier Head bölgesinde yer alan ve Liverpool’un yanyana duran üç güzeli olarak bilinen binalarından biridir. Diğerleri ise Cunard Building ve Port of Liverpool Building.

Liverpool şehrinin sembolü olan yeşil renkli, yarı karabatak ve yarı kartal olan mitolojik kuş figürü olan Liver Bird bu binanın en tepesinde iki tarafta bulunuyor. Bir tanesi çamur renkli Mersey Nehri’ne, diğeri ise şehir merkezine doğru bakıyor.

Museum of Liverpool

Liverpool şehrinin konumu, tarihi ve kültürü ile bir bütün olarak küresel önemini vurgulayan bir müze. Burada, Liverpool’un dünyanın en önemli ticaret limanlarından biri olduğunun anlatıldığı bir bölüm yer alıyor.

Ayrıca, 1900 yılına ait bir fayton, dünyanın en eski lokomotiflerinden 1838 yapımı bir lokomotif, dünya savaşlarından kalma giyecekler ve bazı silahlar var. Daha üst katlarda ise The Beatles ve futbol ile ilgili bölümler yer alıyor.  Bir bütün olarak değerlendirdiğimde müze beni pek tatmin etmedi.

Bu arada Museum of Liverpool için giriş ücreti yok.

Albert Dock

Liverpool’un en sofistike alanlarından biri. Burada eskiden depo, ambar olarak kullanılan binalar – ki “warehouse” deniyor- restorantlara, otellere, müze ve galerilere çevrilmiş.

Merseyside Maritime Museum

Liverpool’un denizcilik tarihini ve ne kadar önemli bir liman olduğunu anlatıyor. En ilgimi çeken bölümlerden birisi Britanya’nın 1800’lü, 1900’lü ve 2000’li yıllarda ithalat ve ihracat yaptığı ilk beş ürünün karşılaştırıldığı tablo oldu.

Maritime Museum’da ayrıca Titanic’e ait bilgilerin ve trajik öykülerin yazı ve videolarla anlatıldığı bir bölüm de mevcut.

Bu arada, Merseyside Maritime Museum için giriş ücreti bulunmuyor.

International Slavery Museum (Uluslararası Kölelik Müzesi)

Zamanında köle ticaretinin önemli merkezlerinden olan Liverpool’un, kendi geçmişiyle yüzleştiği Uluslararası Kölelik Müzesi. Maritime Museum’un içinde yer alır. Giriş ücretsiz.

The Beatles Story

Liverpool çıkışlı dünyaca ünlü müzik grubu The Beatles temalı bir müze. Grup üyelerine ait enstrümanlar ve çeşitli eserler yer alıyor.

Waterfront bölgesini de gezdikten sonra hemen bir Tesco market bulup bir şeyler aldıktan sonra yukarıya doğru yürüyüp Derby Square’e geldim. Bir şeyler atıştırıp biraz dinlendikten sonra Anfield Road’a doğru yola çıktım. Bunu bir sonraki yazımda detaylı anlatacağım. Stadyum’dan döndükten sonra bu kez Liverpool Katedrali’nin olduğu bölgeye doğru yol aldım.

Liverpool Katedrali

Britanya topraklarındaki en büyük, dünya üzerinde ise beşinci büyük katedraldir. Yapımı 74 yıl sürüp 1978’de tamamlanmış. Ben daha eski zannetmiştim. Görünüş olarak İstanbul’daki Fener-Rum Erkek Lisesi’ni andırıyor. Gerçekten bayağı ihtişamlı bir yapı.

Katedralde ibadetin yanı sıra çeşitli sergiler, gala yemekleri ve konserler de düzenleniyormuş. Ben oradayken konser hazırlıkları vardı. Giriş ücretsiz.

Metropolitan Katedrali

Bu katedrale vardığımda içeride ayin olduğundan girip çıkmam bir dakika sürdü. Bu yüzden katedral ile ilgili bir bilgi veremeyeceğim. Tek öğrendiğim şey içeride fotoğraf çekmenin yasak olduğu. Bilmiyorum belki de ayin olduğu içindir. Giriş ücretsiz.

Liverpool One

Burası, Liverpool şehrinin göbeğinde yer alan bir çeşit açık hava müzesi gibi bir alışveriş merkezidir. Envayi çeşit markaların yer aldığı alışveriş merkezi olmasının yanı sıra, restorantlar, cafeler ve sinemalar ile de uğranılması gereken bir yer. Liverpool’dan ayrılma vaktime az bir süre kaldığı için öyle üstün körü dolaşabildim.

Liverpool One’a şöyle bir göz attıktan sonra vakit kaybetmeden Lime Street Tren İstasyonu’na gittim ve en yakın tren iki dakika sonra olduğunu öğrenince hemen koştum. 18:47 treniyle önce Crewe’de indim. 20:15’te ise Stoke-on-Trent trenine bindim. Sonrasında bu istasyonda Nick amcam ile 20:35’te buluştuk.

Sonraki durağım olan Manchester ile ilgili izlenimlerim için Manchester Gezilecek Yerler adlı yazımı okuyabilirsiniz.

Liverpool Araç Kiralama

Liverpool’da araç kiralama seçeneklerine BURADAN ulaşılabilir.

Seyahat fotoğraflarım ve videolarım için beni sosyal medya hesaplarımdan da takip edebilirsiniz.

INSTAGRAM : @seqununseyahatnamesi

FACEBOOK : https://www.facebook.com/seqununseyahatnamesi

YOUTUBE : http://www.youtube.com/Seqununseyahatnamesi