Yazı İçeriği
Venedik Hakkında Bilgi
Bilindiği üzere Venedik kanallar şehri olarak anılıyor. Yüz on sekiz adet adacık üzerine kurulu bu şehirde yüz yetmiş adet kanal ve dört yüz tane köprü bulunuyor. “Venedik’e gidiyorum” dendiğinde akla gelen ilk yer ise ana karada olan Mestre bölgesi değil, ana karaya uzun bir karayolu bağlantısı olan balık biçimindeki adadır.
Venedik, “sestiere” denilen altı bölgeye ayrılmıştır. Bunlar Cannaregio, Santa Croce, San Polo, Dorsoduro, San Marco ve Castello’dur. Benim kaldığım bölge ise Santa Croce’ydi. Şehir içinde her hangi bir motorlu kara taşıtı bulunmayıp ulaşım gondollarla ve vaporetto’larla sağlanıyor.
“Piazza” İtalyanca’da meydan anlamına geliyor. Bu sebeple şehrin gerçek anlamda merkezi meydanı Piazza San Marco. Venedik’te meydan ya da meydancıklara daha küçük oldukları için “Campo” denmekte.
Venedik Nasıl Gidilir ?
Milano Centrale Tren İstasyonu’nda Trenitalia ofisi kalabalık olduğundan self-servis makinelerinden sorunsuz bir şekilde tren biletimi aldım. İşinizi hızlı halletmek adına İngilizce dil seçeneği de olan bu makineleri kullanmaktan çekinmeyin. Bu arada yardım etmek için yanınıza yanaşan kişilerin, resmi görevli olmadığı sürece, yardımını kesinlikle kabul etmeyin.
Neyse, 20:05’teki Frecciabianca hızlı treni için ödediğim ücret 37,5 Euro idi. Bilet fiyatları tren tipine ve saatine göre değişiklik gösterebiliyor. Son olarak, trene binmeden önce biletleri peron girişlerindeki sarı makinelere onaylatmak gerekiyor.
Son dakikada yetiştiğim Milano – Venedik trenim Brescia, Vicenza, Verona, Padova gibi önemli şehirlerden geçerek en son Venezia Santa Lucia garına vardığında saat planladığı gibi 10:40 civarıydı.
Venedik Konaklama
Venedik’te konaklamadan yana tercihimi L’Imbarcadero adlı hostelden yana kullandım. Santa Lucia Tren Garı’na aslında 10 dakikalık yürüme mesafesindeki bu hosteli ancak 1 saatte zar zor bulabilmiştim. Garın önündeki Ponte Scalzi’den indiğimde gördüğüm kişilere hostelin yerini sorduğumda bana yakın olduğunu söylediler. Ama 15-20 dakika yürüdükten sonra hosteli hala bulamamıştım. Birkaç farklı kişiye de sorup onların dedikleri doğrultuda biraz daha gittikten sonra kanal kenarına geldim. Yani yol bitmişti. En yakın kapı numarası 2000’lerdeyi. Bana lazım olan ise 1268 idi. Yön değiştirdim ve bir anda Campo Zen yazısını gördüm. Calle Zen de yanındadır diye hemen ilerleyip sola döndüm ve biraz daha ilerledikten sonra sonunda hosteli buldum. Zaten az ilerisi de yine kanal kenarıydı. Bulamasaydım büyük ihtimalle geceyi o sokakta geçirecektim.
Bu hostelde 5 kişilik odada kalmıştım ve gördüğüm kadarıyla bu odadan başka 1-2 tane daha odaları var. Yani fazla büyük bir tesis değil. İtalya’nın çoğu şehrinde olduğu gibi burada da şehir vergisi adı altında aldıkları ücret kişi başı gecelik 3 Euro. Hostele ise toplamda verdiğim ücret, kahvaltı dahil 2 gece için 58 Euro’ya geldi. Venedik şartlarına göre gene iyi.
Venedik Gezilecek Yerler
Bir şehri gezmenin en iyi yolu her zaman sokaklarda kaybolmaktır. Venedik’te de zaten isteseniz de istemeseniz de mutlaka kaybolacaksınız. Bunun için şehirde gezerken haritaya gerek olmadığı kanaatindeyim. Yolunuzu bulmak için yapacağınız şey, adım adım düşünmek. Yani önce çokça bilinen yerleri bulup ondan sonra gitmek istediğiniz yere ulaşmalısınız. İnanın en kolay yol bu. Yoksa benim gibi 10 dakikalık yolu 1 saatte gidersiniz.
Neyse, lafı fazla uzatmadan ilk gün gezdiğim yerlerden, gezme yönüme göre bahsedeyim.
Fontego Dei Turchi
Fontego Dei Turchi’nin kelime anlamı “Türkler Hanı”. 1621 ile 1838 yılları arası dönemde Türk tüccarlar tarafından ticaret merkezi olarak kullanılmış. 1923’ten itibaren ise Doğal Tarih Müzesi olarak kullanılıyor. Bahsettiğim yer, bu resimde bulunduğum sokağın tam ortasında sol tarafta kalıyor.
Rialto Köprüsü
Bulunduğum yerden sürekli doğuya doğru ilerleyip dünyanın en ünlü köprülerinden Ponte di Rialto’yu ya da diğer adıyla Rialto Köprüsü’nü bulmaya geldi sıra. Zaten Rialto ve San Marco şehrin merkezi konumunda yer aldığı için bir çok sokakta “Per Rialto” ve “Per San Marco” oklarını görürsünüz. Ara sokaklardan ve turist kalabalığının içinden geçerek nihayet ünlü Rialto Köprüsü’ne varıyorum. Gondolları, vaporettoları ve sağlı sollu dükkanları ile müthiş Canal Grande manzarası ise görülmeye değer.
Venedik’in sembollerinden olan bu taş köprünün yapımı 1591’de tamamlanmış. Köprü üzerinde hediyelik eşya satan küçük küçük dükkanlar var. Sunduğu enfes manzarayla köprü her daim kalabalık.
San Marco Meydanı
Ponte di Rialto’da kanal manzarasına doyduktan sonra yönümü San Marco meydanına çevirdim. Yine “Per San Marco” yazılarını takip ederek meydana ulaştım. Burası şehrin merkezi olduğundan inanılmaz kalabalık. Hele de hava güneşliyse daha bir acayip. İnsanlar güzel havadan yararlanıp bazilika önüne yerleştirilmiş uzun oturaklarda güneşin tadını çıkarıyorlardı.
Venedik’in bu en büyük meydanının gösterişi 11. yüzyılda yapılan San Marco Bazilikası‘ndan başlıyor. Zengin süslemeleri ve tavanındaki mozaiklerin altın tozundan yapılmış olması sebebiyle “Altın Kilise” olarak da anılmaktaymış.
Güncel bilgi : 6 Haziran 2020’den itibaren Çan Kulesi ve San Marco Müzesi açık olacakmış.
Çan Kulesi’ne giriş ücret 10 Euro, San Marco Müzesi ise 5 Euro.
Resimde görülen bazilikadaki beş yarım daire bölmelerdeki freskler şehrin tarihini anlatıyor. Hatta bunlardan biri de Osmanlı sultanlarını gösteriyor. Bilmediğim için dikkat etmedim. Döndükten sonra öğrendim. Onun dışında San Marco denince akla ilk gelen şeylerden biri de İstanbul’daki Hipodrom’dan 1204 yılındaki IV. Haçlı Seferi sırasında Venedik’e kaçırılan bronzdan yapılmış dört at heykeli. Kötü hava şartlarından etkilenmemesi için orjinalleri bazilikanın içinde muhafaza ediliyor. Resimde de görüldüğü gibi bazilikanın tam ortasında sergilenen bu heykeller ise birer kopyası.
San Marco meydanını çevreleyen revaklar kısmında ise çeşitli dükkanlar ve restorantlar mevcut. Onun dışında meydanda dikkatimi çeken diğer şey ise güvercinler. Venedik’e gelmeden elimdeki ekmeği yiyen güvercin resmi çekme hevesim vardı. Ama gördüğüm kadarıyla Venedik’in güvercinleri acayip kabadayı. İnsanın üstüne üstüne geliyor. Korkumdan bir kaç güvercine yol bile verdim. Gayet ciddiyim.
Campo Santa Margherita
Yukarıda bahsettiğim yerleri gezdikten sonra Venedik’te daha önceden internet üzerinden ayarladığım ücretsiz turlarla gezimin ilk durağı olarak önce Dorsoduro bölgesine gittik. Yol üzerindeki binalar hakkında tatmin edici bilgiler verdiler. Dorsoduro bölgesinin merkezi ise Campo Santa Margherita.
Campo Santa Margherita’da gündüzleri lokal insanların küçük süs köpeklerini gezdirdiklerini, antik eşya satan dükkanları, kafeleri ve süpermarketleri görürsünüz. Bu arada dikkat ettim Venedik’te hiç kedi yok. Buna karşın birçok kişinin de küçük süs köpeği var. Geceleri ise burası tüm Venedik’in en canlı mekanı haline dönüşüyor.
Zattere
Campo Santa Margherita’dan sonraki durağımız Zattere. Burası İzmir Kordon benzeri bir yer. Venedik’in, Giudecca adası manzaralı güney sahili boyunca yürüyip nefis manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
Yolun bitiminde ise U dönüşü yapıp Santa Maria della Salute Kilisesi’ne vardık. Yine içeri girmeden devam ediyoruz ve Ponte dell’Accademia’ya geliyoruz.
Ponte dell’Accademia
Ponte dell’Accademia, Büyük Kanal üzerinde yer alan dört köprüden biri. 19. yüzyılda yapılan çelik köprü yıkılınca bu kez taş köprü olarak yapılması önerildiyse de ağaç köprü olarak yapılmış.
Squero di San Trovaso
Yolumuza devam edip gondolların yapıldığı ve tamir edildiği Squero di San Trovaso’ya vardık. Buranın geçmişi ta 17. yüzyıla kadar dayanıyor. Yeni gondol yapmanın maliyeti 20 bin Euro civarı olduğu göz önüne alınırsa böyle bir yer gerçekten gondolcular için büyük nimet.
Ücretsiz tur ile toplamda yaklaşık iki saat civarı dolaştıktan sonra Campo San Maurizio denen yerde ayrıldık. Saat öğlen üç olmuştu. İlk yaptığım iş hemen bir tuvalet bulmak oldu. Venedik her şeyiyle hakkaten pahalı bir yer. Tuvalet için 1,5 Euro ödedim. Yurt içi otobüs seyahatlerinde bile mola verildiğinde tuvaletlere 1 TL ödemeye burun kıvırdığım amcalara buradan haklarını helal etmelerini istiyorum
Campanile
Dışarı çıktıktan sonra şöyle bir haritamı açtım ve Campanile’ye gitmeye karar verdim. Sabah çok sıra var diye içeri girmemiştim. Şimdi ise sıra biraz daha az gibi. Giriş ücreti 8 Euro ve yukarıya asansörle çıkılıyor. Campanile’nin yani Çan Kulesi’nin yüksekliği 98 metre. Çok da etkileyici bir manzara sunmasa da yapılacaklar listesinin başında geliyor. Campanile’nin içinde ayrıca Galileo’nun 21 Ağustos 1609 yılında Venedik Doçu’na tanıttığı teleskop da yer alıyor.
Campanile’nin Piazza San Marco’ya bakan kısmı ise şu şekilde :
Venedik’te Ne Yenir ?
Her ne kadar Venedik’te gece hayatı yok dense de yine gençlerin kafelere, barlara akın ettiği yer olarak öne çıkan yer gördüğüm kadarıyla Campo Santa Margherita. Ben de şehri bir de akşam turlarken buraya uğradım. Tavsiye edebileceğim mekan ise, üstte Campo Santa Margherita’yı anlattığım fotoğrafaki kırmızı tabelalı yer olan “il Caffe”. Burada Venedik’in meşhur içkisi, öğrenci dostu “Spritz”i tadına bakılabilir. Adından da anlaşılacağı gibi köken olarak İtalyan içkisi değil. Napolyon savaşları zamanında Venedik’i işgal eden Avusturya askerlerinin, beyaz şarap ve sodadan oluşan “Wine Spritzer” adlı içkiyi sıklıkla içmesinden etkilenen Venedikliler bu içkiyi biraz geliştirip aroma katmışlar ve zamanla sık kullanılan bir aperitivo içkisi olmuş. Ha bir de bardağın içinde kürdana batırılmış yeşil zeytin de var. Fiyatı ise, alıp dışarıda içtiğiniz takdirde 2 Euro.
Spritz’imi içtikten sonra Campo San Barnaba’ya gelip İtalya topraklarındaki ilk “Gelato”mu yani dondurmamı yedim. Gelatoyu aldığım yer ise Grom adlı dondurmacı. Burayı otelden tanıdığım İtalyan bir müşteri tavsiye etmişti. Orta boy gelatoya 2,5 Euro verdim. Tadı gayet güzeldi.
Genel anlamda, yeme içme olayı Venedik’te aşırı derecede pahalı. Öyle ki, bir dilim Pizza Margherita’ya 3 Euro ödemiştim.
Venedik Kaç Günde Gezilir ?
Venedik, bana göre öyle 1 hafta kalınacak bir yer kesinlikle değil. Murano, Burano ve Lido gibi adalara gidilmeyecekse en fazla 2 gün yeterli olur diye düşünüyorum.
Venedik’teki ilk günümde gezdiğim yerler ve izlenimlerim genel itibariyle bunlardı. Gezilecek diğer yerler ve gondol kullanmak ile ilgili notlarımı ise Venedik Gezi Notlarım – II linkinde yayınladım.
Seyahat fotoğraflarım ve videolarım için beni sosyal medya hesaplarımdan da takip edebilirsiniz.
INSTAGRAM : @seqununseyahatnamesi
İtalya’da tren biletleri gerçekten çok pahalı.
net bilgilerin hastasıyım. Teşekkürler. Bu arada, blogun gerçekten çok güzel. Vaktim oldukça diğer yazılarana da göz atıcam.
Teşekkürler. Umarım faydasını görürsünüz.
Kısa ve öz, başarılı bir yazı olmuş. Tebrikler.